2 Eylül 2016 Cuma

BARIŞ BIÇAKÇI - SİNEK ISIRIKLARININ MÜELLİFİ


Kitap Adı: Sinek Isırıklarının Müellifi
Yazarı: Barış Bıçakçı
Yayınevi: İletişim Yayınları
Goodreads Puanı: 4,02

Arka Kapak:

 "Cemil'in bütün gün evde ruhsal söküklerle  uğraştığını da biliyordu Nazlı. Ev, iplik parçalarıyla,  kırpıklarla dolu oluyordu, iki ucu bir araya getirilememiş hatıralarla ve partal fikirlerle. Yaşamak bu  küçük evde de eksik kalıyordu; elli dört metrekare içinde Cemil'in yetişmediği, tamamlayamadığı  şeyler vardı. Sessizlikler vardı. Hissettiği şeyi tam o anda kimseye söyleyememiş Cemil'in kuytuya  köşeye bıraktığı sessizlikler, yutkunmalar ve toz."

 Aşk üzerine küçük bir roman.
 Toplu konutta aşk ama...

 Edebiyat üzerine küçük bir roman.
 Edebiyatla hayatın birbirine karıştığı ama...

 Arkadaşlıklar üzerine bir roman.
 Hepsi üç kişi ama...

 Barış Bıçakçı'dan yeni bir kitap. Aması yok.

Yorum:

 Öncelikle şunu belirtmeliyim ki arkasında yazıldığı gibi bir aşk romanı değil. Romantik bir kitap okuyacağını düşünenlerin kitabı yerine geri koymasını öneririm. Bu kitap ince görünmesine rağmen oldukça derin.

 Kitabımızın kahramanı sıradan ve takıntılı bir karaktere sahip, Cemil. Cemil, Nazlı ile evlenip, 12 yıl boyunca inşaat mühendisi olarak çalışmış ve ardından mesleğini bırakıp 9 yıldır çalışmadan bir toplu konutun 1+1 dairesinde yaşayan bir adam.

 Kitapta toplu konut üzerinde çok durulduğunu göreceksiniz. Cemil'in yanlışlıkla Fatma Teyze'yi araması, banyonun su akıtması... Bence yazar insanların birbirlerinden uzaklaşmasına ve komşuluk ilişkilerine bu olaylardan bahsederken çok güzel dokunmuş.


 Cemil'in iki arkadaşı var: Metin ve İlhan. Bazen onların hayatlarına da şahit oluyoruz Cemil ile birlikte.

 Cemil bir kitap yazıyor ve bunu bir yayın evine veriyor. Lakin yayın evinde çalışan editörden herhangi bir geri dönüş olmuyor. Bazen Cemil kendi kendine editör ile konuşuyor. Bu bölümlerde kendinizden çok fazla şey buluyorsunuz.

 Kitap genel olarak bir kurgu ile akmıyor. Bazen geçmişi görüyorsunuz. Bazen bugündesiniz. Sonra bir bakıyorsunuz yarın olmuş. Bu nedenden ötürü benim gibi genelde bir olay üzerine kurulmuş kitaplar okumaya alışmış okuyucular yer yer bunalacaklardır. Lakin pes etmeyin. Çünkü dediğim gibi kitap çok derin ve size çok şey katıyor.

 Kitabın bir diğer en sevdiğim özelliği ise sürekli bir şiirden, romandan, diziden ya da müzikten bahsediliyor oluşu... Kenara not edip, mutlaka bakacağım diyeceğiniz pek çok yazarla, şairle ve müzisyenle tanışacaksınız.

 166 sayfalık kitaptan o kadar çok yeri not ettim ki... Elimde hep bir kalemde okumaya devam ettiğimi fark ettim. Mutlaka içinize işleyen bir paragraf, bir cümle, bir kelime buluyorsunuz.

 Özellikle Ankara'da bulunmuş, yaşamış ya da oralıların beğeneceğini düşünüyorum. İyi okumalar. :)

Puanım: 5/5

"İstanbul'da gün boyu dolaşırken dünyanın haline üzüldüm. Ankara'da insan sadece Ankara'nın haline üzülüyor."

"Evrendeki en bol iki elementin, hidrojen ile helyumun, aynı zamanda en hafif iki element olması her şeyi açıklıyor zaten. Böyle hafif bir evrende anlam ne arasın? Anlam ağırdır... Dibe çöker. Falcılar bu nedenle kahvenin telvesine bakarlar."

"Zaten bu dünyada çoğunluğu herkesin kendisine hayran olduğunu düşünenler ile kimsenin kendisini sevmediğini düşünenler oluşturur, geri kalanlar ise Vüs'at O. Bener okurudur."








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder